1 Aralık 2017

SENDİKAMIZIN EĞİTİM SEMİNERİNİN AÇILIŞ TOPLANTISI GERÇEKLEŞTİRİLDİ


Teşkilatlarımızın ve üyelerimizin katılımıyla 30 Kasım-3 Aralık 2017 tarihleri arasında Sendikamız tarafından düzenlenecek olan Antalya Eğitim Seminerimizin açılış toplantısı gerçekleştirildi.

Toplantıya, Konfederasyonumuz Hak-İş’in Genel Başkanı Mahmut Arslan, Sendikamızın Genel Başkanı Yunus Değirmenci, Genel Mali Sekreterimiz Bayram Altun, Genel Teşkilatlandırma Sekreterimiz Recep Akyel, Genel Eğitim Sekreterimiz Ferhan Öner, Sendikamızın Avukatı Jan Aras Arslan ile Sendikamızın şube başkanları, şube yöneticileri, bölge başkanları, bölge temsilcileri, sendika temsilcileri ve Türkiye’nin  dört bir yanında örgütlü olduğumuz işyerlerindeki üyemiz ile çok sayıda misafir katıldı.


600 kişinin katılım sağladığı Eğitim Seminerimizin açılış konuşmasını yapan Genel Eğitim Sekreterimiz Ferhan Öner, sendikal eğitimin önemine vurgu yaparak, “Sendikal başarının elde edilmesinde, eğitimin önemli bir yerinin olduğunu benimsemiş ve özümsemiş bir sendika olarak, sendikal eğitimi, olmazsa olmazımız olarak görmekteyiz. Bu konuda her geçen yıl, üzerine biraz daha koyarak, adımlarımızı atıyor, çalışmalarımıza yön veriyoruz. Genel Başkanımız ve Yönetim Kurulu Üyelerimizle, 2016 yılı Aralık ayı içerisinde 300 kişiyle gerçekleştirdiğimiz Eğitim Seminerimizi, bu yıl 600 kişiyle gerçekleştiriyor olmanın haklı gururunu yaşıyoruz” diye konuştu.

Öner, “Sahada ve alanlarda edindiğiniz sendikal birikiminiz ile buradan alacağınız eğitimlerin bir araya gelmesi sonucunda, büyük bir gücün ortaya çıkacağını, bu sayede hedeflediğimiz sendikal başarımızın ise kendiliğinden geleceğini düşünüyorum. Bu nedenle, sahada, fabrikada işçi ve işveren ile sürekli diyalog halinde olan sizlerin, bu eğitimleri alması, sendikamız açısından büyük önem arz etmektedir. İşyerlerimizde yaşadığımız en basit sorunların çözümünden, toplu iş sözleşme sürecine ve örgütlenmeye kadar birçok alanda, bu eğitimlerin, bizleri başarıya götüreceği, bizlere ışık olacağı, kesindir” ifadelerini kullandı.

 “ÜLKEMİZİN AYAKTA KALABİLMESİ İÇİN DAHA ÇOK ÇALIŞMAMIZ GEREKİYOR”



Öner’in konuşmasının ardından katılımcılara seslenen Genel Başkanımız Yunus Değirmenci, İslam coğrafyalarında yaşanan acılardan, küresel ekonomik sisteme, Türkiye ekonomisindeki gelişmelerden sendikamızın faaliyetlerine ve sendikal hedeflerimize kadar birçok konuda değerlendirmelerde bulundu.
Suriye ve Irak’ta savaşların şiddetini her geçen arttırdığını, Filistin’de Somali’de, Arakan’da, ümmete yapılan zulümlerin kendilerini derdin yaraladığını ifade eden Değirmenci, “Mazlumun ahına, Ümmetin çığlığına ve arşı titreten feryatlarına dünya, kör, sağır ve dilsiz kalmaktadır. Bu nedenle gönüllerimiz mahzun, gözlerimiz yine yaşlıdır” diye konuştu. Türkiye’nin ümmetin ve mazlumların son kalesi olduğunu kaydeden Değirmenci, “Kan ve gözyaşının hâkim olduğu, gönül coğrafyamızdaki kardeşlerimize, yardım elini uzatmakta, onlara umut olmaktadır.  Sınırlarımızda oynanan oyunlarla, taşeron terör örgütleriyle, darbe girişimleriyle, ümmetin son kalesini yıkmak isteyen, yedi düvele karşı, Türkiye, tarihte olduğu gibi bugün de büyük bir mücadele vermektedir. Türkiye’den yeni bir Suriye, Irak ve Mısır çıkarma hayali kuranlara karşı, her zaman uyanık ve dikkatli olmamız gerekmektedir. Bunun için, daha fazla çalışmamız, üretmemiz, sorumluluk almamız ve elimizi taşın altına koymamız gerektiği de su götürmez bir gerçektir” ifadelerini kullandı.

“YENİ SANAYİ DEVRİMİNE KARŞI MESAFELİYİZ”


Konuşmasının devamında küresel ekonomik gelişmelere ve çalışma hayatındaki değişimlere değinen Genel Başkanımız Değirmenci, “Büyüklükleriyle, devletleri bile geride bırakan küresel şirketler, daha fazla kazanma hırsı ile, milyonlarca çalışanın emeğini sömürerek, gücüne güç katmaya devam ediyor. Bu kadar iyi organize olmuş bu şirketler karşısında, örgütsüz olan milyonlarca çalışan, eli kolu bağlı bir şekilde, bu sistemin içinde eriyip gitmekten başka bir şey yapamıyor” diyerek örgütlü gücün önemine dikkat çekti. Konuşmasında Sanayi 4.0 Devrimine de değinen Değirmenci, “
4.Sanayi Devrimiyle birlikte yapay zekalar, akıllı fabrikalar ve robotlar, hem toplumsal yaşamda hem de, çalışma hayatında büyük bir değişimi ve dönüşümü başlatacak. Fakat, robotların üretimi devralmasıyla insan gücüne duyulan ihtiyacın azalacak olması nedeniyle, bu sisteme mesafeli olduğumuzu söylemekte, sakınca görmüyorum” dedi.

Değirmenci konuşmasını şöyle sürdürdü:

“DEV PROJELER, BİZ METAL İŞÇİLERİNİ HEYECANLANDIRMAKTADIR”



Dünya ülkelerinin büyüme sorunuyla yüzleştiği son yıllarda, Türkiye ekonomisinin hızla büyümeye devam etmesi de sevindirici bir gelişmedir. Darbe girişimlerine, komşu ülkelerimizde yaşanan savaşlara, dış gelişmelere ve kredi derecelendirme kuruluşları aracılığıyla, estirilen olumsuz havaya rağmen, ülkemiz ekonomisinin, birçok ülkeye göre, iyi bir çizgi izlediğine şahitlik ediyoruz.

Darbe girişimlerine, komşu ülkelerimizde yaşanan savaşlara, dış gelişmelere ve kredi derecelendirme kuruluşları aracılığıyla, estirilen olumsuz havaya rağmen, ülkemiz ekonomisinin, birçok ülkeye göre, iyi bir çizgi izlediğine şahitlik ediyoruz. Çeşitli teşvik paketleriyle yatırımcının önü açılmakta, yeni istihdam alanları oluşturulmaktadır. Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Avrasya Tüneli, Marmaray, Osman Gazi Köprüsü gibi dev projeler bir bir hayata geçirilmekte, yapımı devam eden, Çelik-İş’i de yakından ilgilendiren ve binlerce insanımıza ekmek kapısı olacak 3. Havalimanı, bizleri heyecanlandırmaktadır. Aynı şekilde, yerli otomobil konusunda atılan adımlar, biz metal işçilerinin, ülkemiz adına umutlarını yeşertmektedir.  Bizler, bu ülkede taş üstüne taş koyan herkesin yanında olmaya ve onları desteklemeye devam edeceğiz. Çünkü, bu ülke için yapılan her güzel iş, emeğini sermaye yapan binlerce kardeşime, iş kapısı olarak geri dönmektedir.

“SENDİKAMIZDA BİR DEĞİŞİME ÖNCÜLÜK EDİYORUZ”


Her şeyin ve herkesin değiştiği bir zamanda, Çelik-İş Sendikasının da aynı kalması mümkün değildir. Bizler de, üyelerimizin beklentileri ve yeni çalışma koşulları doğrultusunda, sendikamızda bir değişime öncülük ediyoruz.  2016 Ağustos’unda ‘Yeni Türkiye’nin Yeni Çelik-İş’i’ parolasıyla, özümüzü koruyarak, Hak-İş’in ve Çelik-İş’in tertemiz mayasını bünyemizde muhafaza ederek, büyük bir heyecanla yola çıktık. Çelik-İş hareketinin, her şeyden önce bir aşk hareketi olduğunu, bir sevda, bir dava, bir gönül hareketi olduğunu hissederek, çalışmalarımıza başladık.

“SENDİKACILIĞI SADECE TİS İMZALAMAK OLARAK GÖRMEDİK”


Başarılı toplu iş sözleşmelerin(TİS), bizi rehavet tuzağına düşürmesine asla izin vermedik, vermeyeceğiz. Aynı zamanda sendikacılığı, sadece toplu iş sözleşmesi yapmaktan ibaret olarak da görmedik. Sadece ve sadece üyelerimizin gönüllerine dokunmak için, onları, evlerinde ziyaret edip, bir tas sıcak çorbalarını içip, onlarla hasbihal ettik, etmeye devam ediyoruz. Herkesin evinde uyuduğu bir saatte, alınteri akıtan üyelerimizle, gece vardiyalarında buluştuk, buluşmaya devam edeceğiz. Bugün itibariyle 600’den fazla üyemizin, üniversitede okuyan evladına burs veriyoruz, vermeye devam edeceğiz. Yaklaşan yılbaşı öncesi, üyelerimize vereceğimiz hediyelerimizle ilgili, son hazırlıklarımızı tamamladık. İnşallah, Aralık ayı içerisinde, bu hediyelerimizi dağıtmış olacağız. Bir sivil toplum örgütü olmamızın gereği olarak, baş tacımız olan şehit ailelerimizi ziyaret ediyoruz. Gazilikle şereflenen bu ülkenin evlatlarıyla bir araya geliyor, gelmeye de devam edeceğiz. Çelik-İş olarak, nerede bir mazlum, mağdur varsa, ona elimizi uzattık, uzatmaya da devam edeceğiz.

“YAPTIĞIMIZ İŞ KUTSALDIR, TAKDİRE ŞAYANDIR”


Biz, işimizi aşkla yapıyoruz. Bizler, küçük hesapların değil, büyük yolun ve büyük davaların yolcularıyız. Çelik-İş olarak, sürekli hedeflerimizin çıtasını yükselterek, mazeret yerine çözüm üreterek, üyelerimizin ve yüz binlerce metal işçisinin gönlünün başköşesinde, yer alabilmenin derdiyle çalışıyoruz. Bizler biliyoruz ki; 40 binden fazla üyemizin, bize ihtiyacı vardır. Bizler biliyoruz ki; metal işkolunda, örgütsüz, güvencesiz, düşük ücretle, sosyal haklardan yoksun, yüz binlerce işçinin gözü yollarda, bizleri beklemektedir. Bu açıdan bakıldığında, bugün sendikamızın hiç olmadığını, Çelik-İş’in amblemindeki çarkların hiç dönmediğini, paslandığını düşünün; Bizleri bekleyen işçilerin, umut ışığı sönecek, boynu bükülecek, üyelerimiz birçok musibetle, baş başa kalacaktır. Bu nedenle, yaptığımız iş kutsaldır ve takdire şayandır. Hedefimiz büyüktür. Kabımız bize dar gelmektedir. 40 binleri geçtik diye sevinmeyi bırakıp, 50 binleri 100 binleri konuşmanın çoktan vakti gelmiştir. Hatta bu rakamları konuşmak için, geç bile kalınmıştır.

“İŞÇİYE HİZMET ETMENİN YERİ VE ZAMANI YOKTUR”


Biliyoruz ki, sizin özgüveniniz, sizin azminiz, bu sendikanın büyümesine en büyük katkıyı sağlayacaktır. Gece-gündüz gittiğimiz bu yol, uzun, ince bir yoldur. Bu yolu aydınlatacak, çakıllardan, dikenlerden arındıracak olan da, sizlersiniz. Bunu da ancak, işçiye dokunarak, onların gönlünde yerinizi alarak yapabilirsiziniz. Sahada olmayı sürdürün. Beyaz gömleklerinize, işçinin tulumundaki yağın demesinden korkmayın. Çünkü bu lekeler, sizlerin yaptığı onurlu işlerin birer nişanesidir. Kendinizi ve yaptıklarınızı anlatın ama asla reklam peşinde koşmayın. Asıl reklam, yaptığınız işlerinizdir. Sizin reklamınız, mutlu ettiğiniz, huzura kavuşturduğunuz işçiler ve aileleridir. Bunu asla unutmayın. Ekmek kavgası veren işçiye hizmet etmenin, yeri ve zamanı yoktur. Gece-gündüz, yaz-kış, yağmur-çamur demeden, her zaman onların yanlarında olun. Dün olduğu gibi, yarın da, el ele, omuz omuza çalışmaya devam etmeliyiz. Tek vücut halinde hareket ederek, birlik ve beraberlik içinde, Çelik-İş’in hedeflerine ulaşacağımıza inancım sonsuzdur.

“BU MAKAMLAR BİZLERE İŞÇİLERİN BİRER EMANETİDİR”


Sendikacılar olarak, bizim tek derdimiz, işçinin refahını sağlamak olmalıdır. Kutlu davamızın şereflendirdiği koltuklarımız, bizlere baki değildir. Zaten bu yola da, koltuk ve makam sevdasıyla çıkmadık, çıkmamalıyız. Davamızın ruhunu, özünü anlayamayan arkadaşlarla, yol yürümek, bizler için her geçen gün, daha da zorlaşmaktadır. Davayı zora sokan, işi yokuşa süren, çözümden çok, mazeret üretmeyi alışkanlık haline getiren arkadaşlarla, yol ayrımımız yakındır. Vizyonumuzda ve misyonumuzda, yaptığımız değişimi, teşkilatlarımızda da yapmaktan, geri durmayacağımızı bilmenizi isterim.
Bu görevler, hatır gönül için, birilerine teslim edilecek kadar, değersiz ve anlamsız değildir. Buralar, işçilerin bizlere, birer emanetidir. Emanete sahip çıkmak, hakkını vermek de en büyük mesuliyettir.

“HAK-İŞ BİZİM EN BÜYÜK AVANTAJIMIZ VE FARKIMIZDIR”


Gün Çelik-İş’in günüdür. İşkolumuzda, işçinin talepleriyle, işverenin beklentisini, halkın milli ve manevi duygularını, tek bir potada eritebilen, yine bir tek Çelik-İş vardır. Bu doğrultuda, Çelik-İş olarak, yine en büyük ve en önemli özelliklerimizden biri de, duruşuyla işçisine, milletine güven veren Hak-İş gibi bir konfederasyonunun şemsiyesi altında olmamızdır. Bu bizim en büyük şansımız ve farkımızdır. Çelik-İş’i hak ettiği yerlere taşıma yolunda, Hak-İş, bizim en büyük avantajımızdır. Bizler, bu yolda çalışmalarımızı başarıya götürebiliyorsak, emeklerimizin meyvesini alabiliyorsak, gelecek güzel günleri hayal ediyorsak, arkamızda duran Hak-İş’in desteğini görmezden gelemeyiz. Mesailerinin büyük bir bölümünü bizler için, yani Çelik-İş için harcayan bir konfederasyon ve genel başkanımız var. Allah başımızdan eksik etmesin. Bizler iyi biliyoruz ki; Hak-İş, Çelik-İş Sendikasının her şeyidir. Hak-İş’siz bir Çelik-İş’i düşünemiyorum. Başta Genel Başkanımız Mahmut Arslan olmak üzere, tüm Hak-İş camiasına, yaptıkları değerleri çalışmalar için, huzurlarınızda bir kez daha teşekkür ediyorum.

HAK-İŞ GENEL BAŞKANI MAHMUT ARSLAN: “TÜM ENGELLERE RAĞMEN İŞÇİLER ÇELİK-İŞ’E AKIN ETMEKTEDİR”



Çelik-İş Sendikasının metal işçilerinin en güçlü sesinden biri olduğunu ve sendikal hareketin amiral gemisi konumunda bulunduğunu kaydeden Konfederasyonumuz Hak-İş’in Genel Başkanı Mahmut Arslan, “Çelik-İş Sendikası’nın, Hak-İş davasına, ilkelerine, misyonuna sahip çıkması ve bu misyonda kendisine bir gelecek araması son derece önemlidir” dedi.

Bütün sendikaların olduğu gibi Çelik-İş’in de talep ve beklentilerini imkanlar ve güçleri nispetinde yerine getirmeye çalıştıklarını ifade eden Genel Başkan Arslan konuşmasına şöyle devam etti:


“Geçmişte Feniş’te, İSDEMİR’de, KARDEMİR’de herkesin uzak durduğu bir dönemde biz oradaydık. Orada olmamız gerekiyordu, olmaya çalıştık. Sizlerle beraber, bu mücadeleye omuz vermeye çalışıyoruz. Biz bugün Çelik-İş’in ortaya koyduğu yeni hedeflerini ve umutlarını, beklentilerini boşa çıkartmamaları için bundan sonra da birlikte çalışmaya devam edeceğiz. Sendikal hareketin öncülüğünün, liderliğinin yapıldığı metal işçilerinin, Çelik-İş Sendikası saflarında toplanması kadar daha doğal bir şey olamaz. Türkiye’nin bu parçalı yapısı içerisinde, hem istikameti, hem taşıdığı misyon, hedefleri itibariyle de Çelik-İş Sendikasının bütün işçileri kucaklayan bu duruşu, bizler için büyük bir heyecandır. İnanıyorum ki; kendi içinde birlik ve beraberliği sağlamış, teşkilatlarıyla bütünleşmiş, işçilerle göz göze, el ele olmuş bir Çelik-İş üçlü rakamlara çıkacaktır. Buna olan inancımı hiçbir zaman kaybetmedim. Bütün zorluklarımıza rağmen, sendikal mücadelemizdeki engellere rağmen, işletmelerde önümüze konulan baskı ve tehditlere rağmen, işçiler, akın akın sendikamıza akmaktadır.
 
“600 BİN DEĞİL 6 MİLYON OLMALIYIZ”


Hak-İş, sendikalarıyla bir anlam ifade ediyor. Aslında Hak-İş ortak paydasıdır. 8 sendikamız, işkolunun en büyük sendikası olmuştur. Bir sendikamız, Türkiye’deki işçi sendikaları içinde en büyük sendika olma unvanını elde etmiştir. 22 sendikamızın 2’si dışındaki bütün sendikalarımız, toplu sözleşme yapabilecek yetkiye sahip konumdadır. 2013 yılı istatistiklerinde yaklaşık 160 bin üyesi olan Hak-İş, bugün 600 bin üyeye yaklaşmış önemli bir konfederasyondur. Bu elbette ki yeterli değil. Hak-İş’in 42 yıllık mücadele tarihi, ortaya koyduğu hedefleri, geleceğe ait beklentileri, umutlarını gerçekleştirmek için bu rakamlar da 600 binlerde değil, 6 milyonlarda olmalıdır.  Bize düşen görevler, bu konudaki hedeflerimize hızla bizi kavuşturacak olan, çabayı ve gayreti göstermektir.

“TÜRKİYE DİZ ÇÖKTÜRÜLMEK İSTENİYOR”


Türkiye, bölgesinde gerçekten zor bir süreç yaşıyor. İçeriden ve dışarıdan kuşatılmış, bulunduğu coğrafyada kendisinin güçlü ve oyun kurucu olmaması için büyük bir çaba var. Bu çabaları en son 15 Temmuz darbe girişiminde gördük. Bu aslında, Türkiye’nin NATO ve mütefiklerinin işgal girişimidir. Bunu başaramadılar, şimdi ikinci aşamada; Türkiye etrafından kuşatılarak, çeşitli kurallar ve yöntemler kullanılarak, Türkiye çökertilmek, diz çöktürülmek isteniyor. Bunu eskiden diplomatik yapıyorlardı, bugün artık alenen başta Amerika ve batıdaki sözde müttefiklerimiz hasmane bir tutum sergiliyorlar. Bütün bu zorluklara karşı ülkemizi ve bölgemizi korumak gibi bir sorumluluğumuz var.


 

Konfederasyonumuz Hak-İş’in Genel Başkanı Mahmut Arslan’ın konuşmasını ardından Sendikamızın Genel Başkanı Yunus Değirmenci, Arslan’a gümüş el işlemeli rahleli bir Kuran-ı Kerim hediye etmesiyle açılış toplantısı son buldu.

Açılış toplantısının ardından, Eğitim seminerlerimiz başladı. Teşkilatlarımız ve üyelerimiz, Gazi Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Dekan  Yardımcısı, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Merve Özaydın, Gazi Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aydın Başbuğ ile Kişisel Gelişim Uzmanı Rahim Aladağ aracılığıyla eğitimler verildi. 

 

Seminerlerde ‘Sendikal Temsil, İş Sağlığı ve Güvenliği, Etkili İletişim’ gibi konular anlatıldı.