22 Ekim 2016

HAK-İŞ GENİŞLETİLMİŞ BAŞKANLAR KURULU HAYMANA’DA YAPILDI

 

ANKARA-HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, yeni anayasa tartışmalarının başkanlık sisteminden bağımsız yapılamayacağına dikkat çekerek ‘Yeni anayasa ve başkanlık sistemi tartışmaları birlikte yapılacaktır. Türkiye’nin nasıl bir sisteminin olacağına, millet karar vermelidir. Toplum neyi uygun görürse başkanlık, yarı başkanlık ya da güçlendirilmiş parlamenter sistem, başımızın tacıdır. Halkın tercihine herkesin saygı göstermesi gerekiyor’ dedi.

HAK-İş’in kuruluşunun 41. yıldönümü dolayısıyla Haymana’da bir otelde düzenlenen “Genişletilmiş Başkanlar Kurulu” toplantısında konuşan Arslan, çalışma hayatından, başkanlık sistemine, yeni anayasa tartışmalarından Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin açıklamalarda bulundu.

HAK-İŞ’in kurulduğu günden beri milletin değerleriyle barışık bir sendikacılık anlayışı benimsediğini, çalışma hayatı ve toplumsal sorunlara dair sürekli çözüm üreten bir anlayışta olduğunu belirten Arslan, “Hangi koşullarda olursa olsun HAK- İŞ, değerlerinden taviz vermeden, bütün engellemere rağmen hedeflerini gözeterek kutlu davasında yürümeye devam ediyor. Zor zamanlarda doğru yerde durmuş ve bu istikamette ilerlemiştir. Elbette bunun ağır bedelleri olmuştur.” dedi.

HAK-İŞ’i diğer sivil toplum örgütlerinden ayıran kendisine özgü birçok yönünün olduğunu belirten Arslan, 1980 askeri darbesiyle konfederasyonun ağır bedeller ödediğini, sendikalarının haksız yere kapatılarak yıllarca faaliyet yapmalarının engellendiğini söyledi.

Çalışma hayatında yapılan birçok düzenlemenin HAK-İŞ’in öncülüğünden gerçekleştiğini ifade eden Arslan, “500 bine yakın üyemizle her iş kolundaki sendikalarımızla büyük bir aile olduk. 13 milyon sigortalının olduğu Türkiye’de hedef 500 bin olamaz. Bu süreçte değerlerimizden vazgeçmeden, istediğimiz noktaya HAK-İŞ’i taşıyacağız. Üyelerimiz varlık nedenimiz, onlar yoksa biz de yokuz. Onlar bizim için her şeyin önünde ve üzerindedir. Ne yapsak ne söylesek nasıl teşekkür etsek yine azdır.” ifadelerini kullandı.

HAK-İŞ’in Türkiye ve dünya insanlığı için vazgeçilmez bir kuruluş olduğunu da savunan Arslan, “Bu iddialı sözü bilerek ve inanarak, bunun gerçekliğinin farkında olarak söylüyorum, Türkiye emek hareketinin Hak-İş’e ihtiyacı var. Biz yoksak, bunu gerçekten söylüyorum önemli bir eksiklik vardır.” iddiasında bulundu.  

FETÖ’NÜN DARBE GİRİŞİMİ

Türkiye’nin 15 Temmuz’da büyük bir badireden geçtiğini, FETÖ’nün darbe kalkışması ile aslında ülkeyi işgal etmek istediğini vurgulayan Arslan, halkın cuntacıların tanklarına ve savaş uçaklarına karşı sokaklarda tarihi bir zafer kazandığının altını çizdi. Arslan, “NATO ve onun en büyük ortağının da içinde olduğu, FETÖ ihanet şebekesinin 15 Temmuz darbe kalkışmasının bir işgal girişimi olduğu şüphesi artık ortadan kalkmıştır. O günkü işgal girişimini bu aziz millet önledi. Bu nedenle 15 Temmuz unutulmaması ve unutturulmaması gereken bir gündür. Çünkü biz biliyoruz ki 15 Temmuzun rövanşı alınmak isteniyor.” yorumunu yaptı.

HAK-İŞ’in yönetici kadro ve üyelerinin darbe girişiminin püskürtülmesi için canı pahasına alanlarda mücadele verdiğini, bu uğurda da üç üyelerinin şehit olduğunu, 15’i ağır 100’ün üzerinden üyelerinin ise yaralandığının bilgisini veren Arslan, “Henüz bir talimat verilmeden, meydanlara ‘çıkın demeden’ meydanlara inen bir örgütün mensuplarıyız. Ne kadar gururlansak o kadar azdır. Ülkesi için kendisine ihtiyaç duyulduğunu hisseden ve ülkesini savunun arkadaşlarımız hakka yürüdü.” diye konuştu.

FETÖ başta olmak üzere PKK ve DEAŞ terör örgütlerine karşı verdiği mücadelede hükümetin yanında yer aldıklarını dile getiren Arslan, Türkiye’nin birlik ve bütünlüğünü hedef alan bütün şer odaklarına karşı verilen mücadelenin destekçisi olmaya devam edeceklerini vurguladı.

FETÖ’nün darbe girişimi sürecinde PKK ve DEAŞ’in Türkiye’ye yönelik eylem gerçekleştirmediğine dikkati çeken Arslan, söz konusu örgütlerin bu şekilde FETÖ’ye doğrudan destek verdiklerinin altını çizerek, “Ne zaman ki darbe akamete uğratıldı ondan sonra acımasız ve kalleşçe tuzaklar kurulmaya başlandı. Türkiye’de beklenen olmadığı için bu taşeron örgütler yeniden hareket geçitler. Yeniden Türkiye’yi bir kıskaca alarak, badireye sürüklemek istediler.” tespitini yaptı.

Yurtdışında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisini daha çok güçlü kılmak için darbeyi  organize ettiğine dair iddiaların ortaya atıldığını, bu kara propagandalara karşı herkesin dik durarak 7 Ağustosta ortaya konulan “Yenikapı ruhuna” sahip çıkması gerektiğini belirten Arslan şunları kaydetti:

“Farklılıklarımıza rağmen bu ülkede kardeşçe, dostça yaşayabileceğimizi 7 Ağustosta Yenikapı’da fark ettik. Bu sürece katkı veren herkese teşekkür ettik. Bu ruhun devam ettirilmesi gerekiyor. Elbette ki siyasetin alternatifi değiliz ama varsa bir sorun, bunu birbirimizi anlayarak, birlikte Türkiye olduğumuzun farkına vararak çözmeliyiz. Geçmişte benzer sorunların çözümünde HAK-İŞ inisiyatif almıştır. 15 Temmuzun unutturulmaması için sürekli hafızalarda taze kalması için yeni adamlar atmalıyız.”

 FETÖ ile yapılan mücadele kapsamında kamudaki tasfiyeleri hatırlatan Arslan, bu sürecin adalet ilkesinden taviz verilmeden, mağduriyetlere yol açılmadan devam ettirilmesini istedi.

YENİ ANAYASA VE BAŞKANLIK SİSTEMİ TARTIŞMALARI

Gündemdeki yeni anayasa ve başkanlık sistemi tartışmalarına da değinen Arslan, anayasa çalışmaları ile başkanlık tartışmalarının aynı anda yapılması gerektiğini, Türkiye’de oluşan fiili duruma hukuki bir zemin oluşturulmasının vaktinin geldiğini vurguladı. Arslan şunları kaydetti:

“Yeni anayasa ve başkanlık sistemi tartışmaları birlikte yapılacaktır. Türkiye’nin nasıl bir sisteminin olacağına, millet karar vermelidir. Toplum neyi uygun görürse başkanlık, yarı başkanlık ya da güçlendirilmiş parlamenter sistem, başımızın tacıdır. Halkın tercihine herkesin saygı göstermesi gerekiyor. Başkanlık sistemin tartışılması zorunludur. 367 garabetinden sonra yapılan değişiklikle yeni bir yola girilmiştir. İlk turda yüzde 52 oy alan bir cumhurbaşkanı, yüzde 50 oy alan bir başbakan ve buna göre şekillenen bir parlamento var. Eğer bu fiili durumu hukuki zemin taşıyamayacaksak Türkiye yeni bir krizle karşı karşıya kalır. Türkiye’nin geleceği için halkın vereceği karara herkesin saygı duyması gerekiyor.”

Türkiye’deki sisteme yönelik yapılan eleştirilerin hoşgörü ile karşılanması gerektiğini, bu eleştirilere karşı katı bir tutumun sergilenmemesinden yana olduklarını dile getiren Arslan, “Sistemin eksikliklerini, yanlışlarını elbette tartışacağız, bununla ilgili fikirlerimizi sunacağız. Bu tartışmaların, rejim ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şahsı üzerinden yapılmasını doğru bulmuyoruz.” dedi.

ÇALIŞMA HAYATI

Çalışma hayatındaki aksaklıkların giderilmesi, emekçilerin haklı taleplerinin karşılık bulması için konfederasyon olarak sürekli bir mücadele içinde olduklarını belirten Arslan, cumhurbaşkanı, başbakan ve bakanlar ile yaptıkları görüşmelerde çalışanların sorunlarını gündeme getirdiklerini söyledi.

Taşeron başta olmak üzere, mevsimlik işçilerin soruları, kıdem tazminatı ve toplu iş sözleşmesi gibi konularda ortaya çıkan aksaklıkların uzlaşmacı ve hak gözeten bir tutum ile çözüme kavuşturulmasından yana olduklarını ifade eden Arslan, hükümetin seçim vaatleri arasında yer alan taşerona kadroyla ilgili işçilerde oluşan beklentinin artık karşılık bulması gerektiğini söyledi.

HAK-İŞ olarak emekçiler adına bugüne kadar elde ettikleri kazanımlardan asla geri adım atmayacaklarını da vurgulayan Arslan, emeğin ve emekçinin sesi olmaya devam edeceklerini sözlerine ekledi.

Basına açık yapılan toplantının sonunda, HAK-İŞ’in 41. kuruluş yıldönümü anısına hazırlanan pastayı, Genel Başkan Arslan ve yönetim kurulu üyeleri birlikte kesti. Toplantının kalan kısmı ise basına kapalı yapıldı.