Sendikamız Özçelik-İş tarafından “Biz Birlikte Güçlüyüz” temasıyla, Türkiye’nin dört bir yanındaki bine yakın teşkilat mensubumuzun ve üyelerimizin katılımıyla 26 Ekim-29 Ekim 2024 tarihinde eğitim seminerimiz Antalya Kremlin Palace Otel’de gerçekleştirildi.
4 günlük eğitim programız, Sendikamızın Genel Başkanı Yunus Değirmenci’nin, Genel yönetimi kurulumuz, şube yöneticilerimiz ve üyelerimiz tarafından, “Yunus Başkan nerede, biz oradayız” “İşte Başkan İşte Sendika” sloganlarıyla otel girişinde karşılanmasıyla başladı.
Programın ikinci gününde ise eğitim seminerimizin açılış toplantısı birlik ve beraberlik içerisinde, büyük bir coşku ve heyecanla gerçekleştirildi.
Açılış programına Konfederasyonumuz HAK-İŞ’in Genel Başkanı Mahmut Arslan ve Sendikamızın Genel Başkanı Yunus Değirmenci’nin yanı sıra Genel Başkan Yardımcılarımız Bayram Altun, Mustafa Kılıç, Aydın Baysal, Şerafettin Koç, Genel Sekreterimiz Ahmet Çolak, HAK-İŞ Antalya İl Başkanı Muhammed Talha Kandil, Şube-Bölge Başkanlarımız ve yöneticileri, temsilcilerimiz ve çok sayıda üyemiz katıldı.
Kuran-ı Kerim Tilaveti ile başlayan toplantıda, saygı duruşu ve İstiklal Marşımızın ardından Sendikamızın Genel Başkan Yardımcısı Aydın Baysal selamlama konuşması gerçekleştirdi.
Baysal konuşmasında, “Özçelik-İş olarak, sendikal mücadelede eğitimin önemini kavramış ender sendikalardan biriyiz. Sendikal mücadelede, eğitimin güçlü bir silah, bilginin güçlü bir kalkan olduğunu benimsemiş nadir sendikalardan biriyiz. İşte bu anlayışımızın bir göstergesi olarak, bugün yine bir araya gelmiş bulunmaktayız. Sendikamızın genel kurulunun ardından ilk yaptığımız iş, dev eğitim programımızı yapmak olmuştu. İki yıl üst üste Kızılcahamam ve Antalya’da yaptığımız dev eğitimlerimiz, bu anlayışımızın bir yansıması olmuştur. Bu eğitimimiz ise, yeni dönemdeki üçüncü büyük eğitim organizasyonumuz olacaktır. Aynı şekilde Kızılcahamam’da geçtiğimiz ay başlattığımız ve Aralık ayına kadar sürecek olan temsilci eğitimlerimiz de, yine sendikal eğitime ne kadar önem verdiğimizin bir başka göstergesi olmuştur. Bu vesileyle, teşkilatımızı ve üyelerimizi bütünleştirmesi, bilinçli bir sendikal anlayışın ortaya çıkması için yapılan bu programımızın gerçekleşmesine liderlik eden, Özçelik-İş’te eğitim programlarını bir kültür, bir gelenek haline getiren, üyelerimizin huzur ve refahını sağlamak için gecesini gündüzüne katan Sevgili Genel Başkanım Yunus Değirmenci’ye huzurlarınızda bir kez daha teşekkür ediyorum. Genel Başkanımızın uhdesinde eğitimlerimizin tüm hızıyla süreceğinin de müjdesini sizlerle paylaşmak istiyorum.” diye konuştu.
Daha sonra sloganlar eşliğinde konuşmasını yapmak üzere kürsüye gelen Genel Başkanımız Yunus Değirmenci, dünyadaki ve ülkemizdeki siyasi ve ekonomik gelişmelerden çalışma hayatı ve sendikal faaliyetlerimize ilişkin derinlemesine açıklamalarda bulundu.
“EMEKÇİLERE HİZMET ETMEK GİBİ BİR DAVANIN NEFERİ OLDUM”
Necip Fazıl Kısakürek’in ‘Utansın’ isimli şiirini okuyarak konuşmasına başlayan Genel Başkanımız Değirmenci, “Üstad Necip Fazıl’ın şiirindeki gibi Ömrüm boyunca, heybemde her zaman tohumlarla gezdim. Etrafıma her zaman, sevgi, kardeşlik tohumları saçtım. Saçtığım tohumların yeşermeyeceğini bildiğimde bile tohum saçmaktan asla vazgeçmedim. Mızrak misali, hedefe ulaşmayacağına aldırış etmeden, bugüne kadar emekçilere ve milletimize hizmet etmek gibi kutlu bir davanın neferi oldum. Ben, her zaman emekçiler için koşmaya baktım. Yanımdakilerin yorulup düşmesine bakmadan, her zaman kutlu bir hedef uğruna, Küheylan misali koşup-koşturdum. Yaptığımız eserlere, inşa ettiğimiz güzelliklere, sahip çıkılmazsa çıraklar utansın diyerek, her zaman işime baktım. Türk bayrağımız, Özçelik-İş ve HAK-İŞ’in bayrağındaki al rengin gölgesinde, emek ve alınteri uğruna serden, yardan, anadaaan-babadaaaan, kendimden geçtim.” ifadelerini kullandıktan sonra tek tek şubelerimizin isimlerini sayarak teşkilatımıza ve üyelerimize hoş geldiniz dedi.
“BUGÜN BİZLER İÇİN YİNE GURUR GÜNÜDÜR”
Değirmenci, konuşmasına şöyle devam etti:
“Bugün bizler için, yine gurur günüdür. Bugün yine, Özçelik-İş’in dosta-düşmana; biriz-beraberiz mesajını en güçlü şekilde verdiği gündür. Bugün yine, kardeşlik halkamızın güçlendiği, kardeşlik soframızın bereketlendiği gündür. Bugün yine, birlik ve beraberliğimizin zirve yaptığı, ümitlerimizin arttığı, huzurun bir kez daha filizlendiği gündür. Bugün yine, Özçelik-İş’in gücüne güç kattığı, geleceğe güvenle bakmasına vesile olduğu gündür. Bugün, coşku ve heyecanınızla tazelendik. Bugün, bizlere olan inancınız ve umudunuzla enerji depoladık. Bugünkü bu göz alıcı tablonun mimarları sizlersiniz. Bugünkü bu sarsılmaz dirliğimizin öncüleri sizlersiniz. Hele ki geldiniz, bir kez daha hoş geldiniz, şeref verdiniz. Var olasınız, sağ olasınız.
“İSRAİL’İN ÖLDÜRDÜĞÜ BEBEKLERİN FERYADI ARŞ-I ALAYI TİTRETTİ”
“İnsanlığımızdan utandığımız, insanlığın unutulmaya yüz tuttuğu, vicdanların köreldiği, haklının değil, güçlünün kazandığı, maalesef çok sancılı bir dönemden geçiyoruz. Özellikle Müslüman beldelerinde soykırımın kol gezdiğini, dünyada yeni nesil illetlerin cirit attığını, bencilliğin tavan yaptığını, korku ve endişeyle izliyoruz. Başta Filistin olmak üzere Irak’ta, Suriye’de, Lübnan’da, Yemen’de, Doğu Türkistan’da, Arakan’da ve daha nice Müslüman coğrafyalarında zalimin zulmünün, soykırım boyutlarına geldiğini görüyoruz. Katil İsrail’in öldürdüğü bebeklerin feryatları, resmen arş-ı alay’ı titretti. Bombalar altında, Filistin enkaza dönüştü. İnsanlığın vicdanı ise, tüm olup bitenlere kör ve sağır oldu. Süper güç denilen Amerika, medeniyetin beşiği denilen Avrupa, tek dişi kalmış canavar misali, soykırıma hep birlikte alkış tuttu. “Filistin bizim davamız değil diyen” bazıları ise, Gazze’nin, Refah’ın, Kudüs’ün düşerse, İstanbul’un da düşeceğini bilmiyorlar. Siyonizmin, “Vaat edilmiş topraklar” hevesi ortadadır. İsrail zulmü, bize hiç de zannedildiği kadar uzak değildir. Bugün Filistin ve Lübnan, yarın hedefte Türkiye olacaktır. Yılanın bir gün bizi de sokabileceğini, akıldan çıkarmayacağız. Bir gün kapımıza dayandıklarında, güçlü olmamız şarttır. Güçlü olmanın yolu da, çok çalışmaktan geçmektedir. Her şeye rağmen, tüm olumsuzluklara rağmen, üretmekten, alınteri akıtmaktan, çalışmaktan asla vazgeçmeyeceğiz. Hiçbir bahanenin ardına sığınmadan, gecemizi gündüzümüze katıp, ailemiz için, büyük Türkiye ailesi için çok çalışacağız.”
“YERLİ VE MİLLİ OLUŞUMUZ HAKKIMIZI İSTEMEYECEĞİMİZ ANLAMINA GELMİYOR”
“Milletimizin, vatanımızın ihtiyacı olduğunda emekçiler olarak aslanlar gibi, burada hazır ve nazır bekliyor olmamız, bize atalarımızdan mirastır. Yerli ve milli oluşumuz, hakkımızı istemeyeceğimiz, hakikati haykırmayacağımız anlamına gelmiyor. Hal böyle iken, devletimizin de, hükümetimizin de, biz emekçilere sahip çıkmasını beklemek, en doğal hakkımızdır. Siz söyleyin kardeşlerim, Emekçiler olarak, yaşadığımız sıkıntıların hangi birini anlatayım. Önce hangisini söyleyeyim. “Vergi adaletsizliğini mi” deyim. “Çarşı-Pazar yangın yeri mi” deyim. “Ev-araba almak hayal oldu mu” deyim. “Hayat pahalılığı canımıza tak etti mi” deyim. “Belimizi büken kiraları mı” anlatayım. “Elektriği, suyu, benzini, faturalarımı” söyleyeyim. “İşverenler zam vermemek için tüm şartları zorluyorlar mı” deyim. “Okul masrafları ayrı dert, kış geliyor, doğalgaz ayrı dert mi” deyim. “Başta Devlet Hava Meydanlarında olan üyelerimiz olmak üzere KİT’lerde kadro verilmeyen işçileri mi” söyleyeyim. Siz söyleyin dostlarım, hangi birini anlatayım. Düştü denilen enflasyon, daha yeni yüzde 50’in altına ancak inebildi. Gelişmiş ülkelerin 1 yılda gördüğü enflasyonu, bizler 1 ayda görüyoruz. Buna hangi aile bütçesi dayanır. Buna hangi toplu iş sözleşmesi çare olur. Böylesi bir ortamda, milletimize bir kurtuluş reçetesi hazırlamak, elzem haline geldi. Fahiş zamlara, dur demek farz oldu. Özellikle yılsonuna yaklaştığımız bu dönemde, bordrolarımızda gördüğümüz artan vergi kesintilerine çözüm bulmak, zorunlu hale geldi. Hükümetimizden, emekçiler için acil bir eylem planını devreye sokmasını istiyor ve bekliyoruz. İşverenlerden, servetlerine servet katma oranlarını biraz düşürüp, işçiye-emekçiye vermesini istiyoruz. Yanlış anlaşılmasın, Sadaka istemiyoruz. Hakkımız olanı istiyoruz. Alınterimizin karşılığını, ailemizini nafakasını istiyoruz.”
“İSTEDİK Kİ KURULMUŞ GÖNÜLLERE GİRİP TAMİR EDELİM”
Yerküremizde ve ülkemizde gelişmeler bu şekilde seyrederken, bizler de, Özçelik-İş olarak, 50 bine yakın üyemiz ve 1 milyondan fazla sendikasız metal emekçisi için, hak ve hakikat mücadelemizi aralıksız sürdürüyoruz. Bizim sendikacılık anlayışımızın ruhunda, insan sevgisi vardır. Bizim sendikacılığımızın temelinde, emekçiye olan sevdamız vardır. Bizim sendikacılığımızın köklerinde, vatan ve millete olan aşkımız vardır. Bizim sendikacılığımızın derinlerinde, bu kutlu Anadolu topraklarına ve insanına sahip çıkmak vardır. İstedik ki, şu fani alemde, birilerinin hayatlarına dokunalım. İstedik ki, kırılmış bir gönle girip, tamir edelim. İstedik ki, nefsimiz için değil, emekçiler için gayret edelim. İstedik ki, haksızlık galip gelmesin, yorgun ve solgun yüzlere, can gelsin, kan gelsin. Bugüne kadar bu ruhla, bu anlayışla sendikacılığımıza yön ve şekil verdik.
“MUTLULUĞU İŞÇİNİN VE AİLESİNİN YÜZÜNÜ GÜLDÜREBİLMEKTE ARADIM”
“Yeri geldi, torna tezgahının başında işçi oldum, yeri geldi emekçiler için mücadele eden temsilci oldum. Ömrüm boyunca, sendikacılığın her aşamasında, emekçiler için mücadele verdim. Hayatımın her döneminde, mutluluğu işçinin ve ailesinin yüzünü güldürebilmekte aradım. Güldürdükçe de, emekçiler adına Allah’tan hep daha fazlasını istedim. Başkasının derdiyle dertlenmek, başkasının sevinciyle huzur bulmak imandandır. İnandık ve iman ettik, Her şeye, her olaya bu nazarla baktım. Niyetimiz hayırdı, bugüne kadar akıbetimiz de hayır oldu. Yüce Allah, bu niyetlerle çıktığımız yolda, bizi hiç yarı yolda bırakmadı. İçinden nasıl çıkacağını bilemediğimiz, onca sorunun üstesinden, Allah’ın izniyle alnımızın akıyla çıkmayı başardık. Niyetimiz halis oldukça, Allah da verdikçe verdi. Keramet elbette bizde değildi. Biliyorum ki, keramet, bizlere seher vakti edilen duaların sırrında ve sizlerin samimiyetindeydi. Benim sevindiğim nokta ise, Yüce Allah, binlerce emekçinin yüzünü güldürmek için beni ve dava arkadaşlarımı vesile kıldı.”
“YILMAYACAĞIZ, YIKILMAYACAĞIZ DİYE ANT İÇTİK”
Tüm bu güzellikleri yaşarken, yaşatırken, kurtlar sofrasına yem edilmek istendiğimi de biliyordum. Yolumuzun gül bahçesi olmadığını iyi biliyordum. Davamızı yere düşürmek için, vasat beyinli asalakların ellerinden geleni yapacaklarını da iyi biliyordum. Birilerinin tekerine çomak soktuğum için iftiralara, yalan-dolanla, ayak oyunlarıyla bizleri devirmek için ant içtiklerini de biliyordum. Biz de ant içtik be sevgili dostlarım, Yılmayacağız, yıkılmayacağız diye ant içtik. Bu sendikanın parasını üç-beş çakala yedirmeyeceğiz diye ant içtik. Ne olursa olsun, bu yoldan dönmeyeceğiz diye ant içtik. Ne derlerse desinler, hangi iftirayı atarlarsa atsınlar, işçiye hizmet etmekten vazgeçmeyeceğiz diye ant içtik. Bu şuurla, bu inançla yolumuza devam ediyoruz. Teşkilatımın ve üyelerimizin desteği ve duasıyla, daha gidecek çoook yolumuz, yapacak daha çook işimiz var. Biliyoruz ki, 50 bine yakın üyemiz, 1 milyondan fazla metal emekçisi bizlerden hizmet bekliyor. Kendileri için koşup koşturmamızı, gecemizi gündüzümüze katmamızı bekliyorlar. Özçelik-İş’i gelecek nesillere taşıma konusunda inancımız tamdır. Gelecek nesillere güçlü bir Özçelik-İş bırakmak için, heves ve heyecanımız yerindedir. Emaneti hakkıyla taşıma noktasında, enerjimiz yerindedir.”
ARSLAN: “BAŞARI HİKAYENİZİN LİDERİ YUNUS DEĞİRMENCİ’Yİ VE SİZLERİ TEBRİK EDİYORUM”
Genel Başkanımız Değirmenci’nin ardından bir konuşma yapan Konfederasyonumuz HAK-İŞ’in Genel Başkanı Mahmut Arslan ise şunları kaydetti:
“Özçelik-İş Sendikamızın tarihi yürüyüşüne baktığımız zaman, son dönemdeki gelişmeleri, ortaya koyduğu çözümler, sendikal harekete kattıkları, metal işçilerini sendikamıza örgütleme mücadelesi, HAK-İŞ’e olan katkısı, HAK-İŞ ile birlikte yürüme iradesi, bütün bunlar aslında Özçelik-İş Sendikamızın dünden bugüne ne kadar farklı, önemli, anlamlı, bizim için de kıymetli bir duruş sergilediğini ifade ediyor. Bu duruşunuz için, liderlik yaptığı Özçelik-İş Sendikamızın bu istikamette yürüdüğü için sizleri bir kez daha kutluyorum, teşekkür ediyorum, tebrik ediyorum. Özçelik-İş Sendikamızın bugünkü geldiği başarı hikayesini takdir ediyorum. Bu başarı hikayesinde görev alan başta genel başkanımız Yunus Değirmenci olmak üzere bütün kardeşlerimi kutluyorum. Ancak Başkanın da ifade ettiği gibi yapacak çok işimiz var, gidecek daha çok yolumuz var. Elde etmemiz gereken yeni başarı hikayeleri var. Özçelik-İş Sendikamızın geldiği bu noktayı takdirle karşılarken, daha yapacaklarımız konusunda da azmimizi, kararlılığımızı, motivasyonumuzu, inancımızı kaybetmeden ileriye birlikte yürüme konusunda da daha çok çalışmamız gerekiyor. Şube başkanlarımız, temsilcilerimiz, işyerlerimizdeki HAK-İŞ davasına inanmış kardeşlerimiz, genel merkezimiz, genel başkanımız ve HAK-İŞ olarak, Özçelik-İş Sendikamızın, Türkiye ve dünya sendikal hareketinin aslında amiral gemisi olan metal işçilerinin örgütlenmesi konusunda daha büyük hedeflere yürümemiz gerekiyor. 50 binler çok kıymetli. Ama 500 binlere, 1 milyonlara ulaşmak hiç de hayal değil. Ne yazık ki, iş kolunuzda, sendikacılık yapan sendikaları göremiyoruz. Özçelik-İş Sendikası bu boşluğu dolduracak yegane sendikamızdır. Özçelik-İş Sendikasının başarısı, metal işçilerinin başarısı olacaktır. Türkiye’nin ve HAK-İŞ’in başarı olacaktır. Bu nedenle Özçelik-İş Sendikası olmak büyük bir ayrıcalıktır. Özçelik-İş’in bir üyesi olmak, burada görev almak büyük bir ayrıcalıktır. Sayın Genel Başkanın arkasında dimdik durarak, bütün engelleri tek tek aşarak, bugün getirdiğiniz bu kıymetli noktayı daha ileriye taşımamız gerekmektedir. Çünkü biz durduğumuz anda düşeriz. Daha örgütlememiz gereken 1 milyondan fazla metal işçisi var.”
“YUNUS DEĞİRMENCİ’YE ORTAYA KOYDUĞU ÇABALARI İÇİN TEŞEKKÜR EDİYORUM”
Özçelik-İş Sendikası HAK-İŞ değerleriyle yola çıkmış, bütün engellerin üstesinden gelerek, bugünlere gelmiş ve gerçekten geride büyük başarı hikayelerini yazmış, bir sendikadan bahsediyoruz. Bu nedenle biz bu tarihi yürüyüşümüzün, tarihi başarımızın daha da ileriye taşınması konusunda daha da büyük mücadeleleri yapabilecek irademiz var, gücümüz var, imkanlarımız var, inancımız var. Bununla birlikte Özçelik-İş Sendikasını daha ileriye hep beraber taşımamız gerekiyor. Bu konudaki kararlılığınızı, bu salondaki kardeşlerimiz bize gösterdi. Bu kararlılık, bu azim, bu inançla, Özçelik-İş Sendikasını hak ettiği yerlere taşımaya var mısınız. HAK-İŞ ile Özçelik-İş Sendikası ilişkilerinin bir platonik ilişki olmadığını, gerçek bir ilişki olduğunu arkadaşlarımızın anladığını düşünüyorum. Özçelik-İş Sendikamızın lideri Yunus Değirmenci’nin HAK-İŞ ile Özçelik-İş arasındaki ilişkileri güçlendirmek için ortaya koyduğu bütün çabalar için kendisine teşekkür ediyorum. HAK-İŞ ile sendikasını birlikte yürütmeye, bu konudaki kararlılığını ve bu konudaki etkinliklerini, çalışmalarını gördüğüm en öndeki sendikamızdır. Bunun için Özçelik-İş Sendikamıza ve onun liderine ayrıca teşekkür ediyorum.
Konuşmaların ardından hediye takdimi ve toplu fotoğraf çekimiyle açılış toplantısı sona ererken, daha sonra eğitimlere geçildi.
SÜPRİZ SÖYLEŞİ BÜYÜK BEĞENİ TOPLADI
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Anabilim Dalından Prof. Dr. Mehmet Merve Özaydın ve İletişim ve Kişisel Gelişim Uzmanı Rahim Aladağ, katılımcılara çeşitli başlıklarda ve konularda eğitimler verdiler.
Rahim Aladağ, eğitimi esnasında katılımcılara bir de sürpriz yaparak, Genel Başkanımız Yunus Değirmenci sahneye davet ederek, bir söyleşi yaptı.
Söyleşide sendikamızın ve Genel Başkanımızın başarı hikayesi ele alındı. Genel Başkanımız Değirmenci, Rahim Aladağ tarafından sorulan tüm soruları samimiyetle cevaplayarak, teşkilatımızın ve üyelerimizin bir kez daha desteğini ve beğenisi kazandı.
DEPREM PROJEMİZİN KAPANIŞ TOPLANTISI YAPILDI
Eğitimlerin ardından aynı günün akşamında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı destekli ‘’ DEPREMİN OLUŞTURUDUĞU VE OLUŞTURABİLECEĞİ ETKİLER KARŞSINDA ÇALIŞMA HAYATI MERKEZLİ GÜVENLİK VE RİSK KÜLTÜRÜNÜN GELİŞTİRİLMESİ VE FARKINDALIĞININ ARTIRILMASI’’ projesinin kapanış toplantısı gerçekleştirildi.
Genel Başkanımız Değirmenci, burada da değerlendirmelerde bulunarak, başta 6 Şubat depremi olmak üzere sendikamızın yaptığı sosyal yardımlara ve faaliyetlere ilişkin bir konuşma yaptı.